Türbe,
Anadolu’da saray yapı geleneği içinde görülen bir öge değil. Mezar anıt geleneğinin dışında, farklı bir tarzda ilk kez burada yapılmış.
Geleneksel ve yerel biçemlerin bir sentezi.
Planlama ve tasarımda geleneksel
Ahlat kümbetlerini anımsatıyorsa da mimari ögelerin zenginliği ve üsluptaki
farklıyla kendine özgü bir yapı. Bezeme motifleri Kafkas kökenli. Türbe planı
ve örtüsü Gürcü-Ermeni yapı geleneği içinde inşa edilmiş.
Türbe, Selçuklu geleneğine uygun olarak iki katlı. Ama gelenekten ayrı düştüğü nokta, alt katın, üst katın izdüşümünde olmaması. Alt kat kaydırılmış. Bir başka sıra dışı özelliği kapıdan girince doğrudan cenazelik bölümüne inilebilmesi. Oysa tipik bir türbede gövde olarak adlandırılan giriş bölümü içte başlı başına bir mekânken, burada sadece cenazeliğe inen merdivenlerin başladığı yer durumunda. Bu türbenin doğrudan karşılaştırılabileceği bir başka kümbet yok.
Türbe, Selçuklu geleneğine uygun olarak iki katlı. Ama gelenekten ayrı düştüğü nokta, alt katın, üst katın izdüşümünde olmaması. Alt kat kaydırılmış. Bir başka sıra dışı özelliği kapıdan girince doğrudan cenazelik bölümüne inilebilmesi. Oysa tipik bir türbede gövde olarak adlandırılan giriş bölümü içte başlı başına bir mekânken, burada sadece cenazeliğe inen merdivenlerin başladığı yer durumunda. Bu türbenin doğrudan karşılaştırılabileceği bir başka kümbet yok.
Türbe kapıları
doğuya bakar. Türbe ve kümbetlerin sekizgen olması eski Türk çadırlarından
esinle.
1842’de Texier
tarafından çizilmiş gravürde, türbeyi çevreleyen bir hazire olduğu da
görülüyor. Sarayın ileri gelenleri için küçük bir mezarlık. Bu türbe,
sultanların yaptırdığı selâtin camilerin güney cephelerinde görülen mezarlık ve
türbenin bir tekrarı.
Türbe gövdesinin altındaki sepet örgüsü desenli taş kabartma, İslami ve Hristiyan Doğu Anadolu’da inşa edilmiş yapıların hiç birinde görülmüş bir şey değil. Kafkaysa kökenli olduğu düşünülüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder