Çeşme


Hayat ağacının görüldüğü yerlerden biri de çeşmelerdir. İçinde bir gül olduğu da görülen bu motif, stilize bir çam da olabilir; ab-ı hayat olan çeşmeye meyletmiş bir selvi de.

Avlulu Osmanlı evlerinin çeşmeleri hep kapıya, yola yakın olurdu. Bir tas suya muhtaç olanın imdadına, onu fazla içeri girme zahmetine sokmadan yetişebilmek için. Sarayın ilk çeşmesi de ana giriş kapısının hemen sağında.



Çeşmeye adını veren çeşm’lerden (göze'lerden) zamanında, özel günlerde süt de aktığı rivayet edilse de, bunun doğru olması ihtimali yok denecek kadar az. Çünkü bu gözlerden akan su, uzaktan, Yukarı Tavla köyünden geliyor. Sütün de aynı yerden, bakteri üremeden gelmesi pek olası değil. Ancak bir kaç kez, çeşmenin bizim göremediğimiz haznesine sınırlı ölçüde süt konup, sembolik olarak dağıtılmış olabilir.

Fransız arkeolog Charles Texier’in 1842 tarihli gravüründe, II.avludaki hazirede bir çeşme daha olduğu görülüyor. Mimar Zühdü bey’in 1934 tarihli eskizinde de, II. avlunun ortasında bir çeşme daha olduğu ve o tarihte yarı yarıya yıkık hale geldiği. Bugün ikisi de yok.  

Hiç yorum yok: