“Çölü andıran engebeli bir arazide yükselen İshak Paşa Sarayı benim için ve gören herkes için çok şaşırtıcı ve hayranlık uyandırıcı.”
James Brant, 1838

”Ziyaret ettiğim salon seramikler, emayeden yapılmış dekor ve çeşitli çiçek motifleriyle boyanmış renkli panolar her şeyden önce fantezi kuşların uçtuğu tavan dekoru bende bir sevinç yarattı. “
Charles Texier, 1830

“Duvarları aynalar ve altın yaldızlarla kaplanmış bu ihtişamlı salonu gezerken hayranlığımı gizleyemedim. Şehrin fakirliğine kontrast teşkil eden, salonun ve dekorunun bakımsızlığına rağmen buradaki ihtişam ve lüks bizi şaşırttı. “ 
M. Wagner, 1841

"Bir ev, sahibine aittir ama cephesi herkesi ilgilendirir."
Victor Hugo

"Her güzellik, bir mutluluk vaadidir."
Stendhal

İslam mimarisi sükûnet içindeki harekettir.”
Turgut Cansever

Bir binadan etkilendiğimizi söylerken, taşıdığı soylu nitelikler ile çok daha üzücü olan gerçeklik arasındaki zıtlıktan kaynaklanan yarı acı yarı tatlı duyguyu anlamaya çalışırız. Binaların güzelliğinden etkilenebilmek için biraz acı çekmiş olmamız gerekir.” 
Alain de Botton

Bizans döneminde Doğubayazıt’a Kogovit deniyordu. Sonraki adı, Bizans ve Ermeni kaynaklarında Daryung olarak geçiyor ki bu adın da Urartulardan geldiği sanılıyor. Beyazıd 1828-29 yılları arasında Rus işgali altındayken şimdiki yerinden daha aşağıya kaydırılmış ve Nara Beyazıd adını almış. Böylece bir Bayezid İstanbul’da, bir Beyazıd Ağrı’da, bir Beyazıd da eski Sovyet Cumhuriyetleri içinde yer alan Ermenistan’ın Gökçegöl kıyısındaki Nor Beyazıd  olmuş. İstanbul'daki Beyazıt'la karıştırılmaması için 1926'da Doğubeyazıt olmuş. Daha yakın tarihte ise Doğubayazıt.


Sarayın Türkiye gündemine ilk gelişi, 1925’te Akşam gazetesinde Yusuf Mazhar Bey tarafından yazılan bir yazıyla oldu. Sarayın ayrıntılı olarak belgelenmesi arkeolog Mahmut Akok tarafından yapıldı ve bu ilk bulgular 1961’de Türk Arkeoloji dergisinde yayınlandı. Sarayı yok olmaktan kurtaran M.Akok'un ölçüm ve onarım işlerine başlamasıydı. 1958'den itibaren aralıklı olarak restore edilen sarayın 70 metre kadar uzaktaki mezarlığı 2007 kazılarında ortaya çıkarıldı. 

İran'la sınır komşusu olan Ağrı Doğubayazıt’ta, eski ipek Yolu’nu gözleyen bir noktada ovaya hâkim konumuyla etkileyici bir görünüme sahip olan İshak Paşa Sarayı, yapıldığı dönemde olduğu gibi günümüzde de bölgenin en önemli Osmanlı eseri.

Çıldıroğulları’nın Beyazıt Sancak beyliği zamanında yapılan ve inşası 1784'de bitirilen saray, İstanbul’dan gelen Lâle devri etkileriyle birlikte, Doğu Anadolu’nun içinde bulunduğu coğrafyayla etkileşiminin bir ürünü olarak, karma bir taş bezeme üslubuna sahip ve bu özelliğiyle Anadolu saray mimarisinin özgün bir örneği.

Belgeselde, İshak Paşa Sarayı'nın sanat tarihi ve Osmanlı mimarisi içindeki yerine; bir yönetim merkezi ve bir konut olarak ikili kimliğine ve taş bezeme sanatındaki özgünlüğüne değiniliyor.